Anayasa ve Yasalar
Orhanlı Türk Devleti Anayasası(Taslak Metin):
Madde 1-Kutsal, Bilge Kağan, Yetkiyi, Yaradan, Devlet ve Demokratik Örgütlü Güçlerden almıştır. Kağan, suçlanamaz, yargılanamaz, hür, bağımsız, devredilmez değiştirilemez kalıtımsal soya bağlı meşru demokratik bir kağanlıktır. Hiç kimse Yasalardan alınmayan bir devlet yetkisi kullanamaz. Kağanlık olması, Devletin Başkanlık seçimleriyle yıpratılma sını ortadan kaldırmak için, yani devlette devamlılık olması açısından önem arzetmektedir. Halkın kendi kendisini yönet mek içinde Demokrasi de olacaktır. Böylece Demokratik Kağanlık Yönetimi kurulmuş olacaktır. Aynı zamanda Yönetim de istikrar ve temsilde adalette sağlanmış olacaktır.
Madde 2-Devletin Başkanı/Kağan; Yasama, Yürütme ve Yargıya Hakim, Başkomutan, Dini Liderdir. Kağan olmadığı zaman Baş Prens ve Ana Hatun ülkeyi birlikte yönetirler. Kağan, gerektiğinde Kağanlık Kararnamesi çıkartabilecek, Örtülü ödeneğinden gerektiğinde kullanabilecek, Kağan yaptıklarından sorumlu olmadığı için Bakanlar Kurulu sorumlu olacaktır.
Madde 3-Ülke yönetiminde sorumluluk, Kağanlık Bakanlar Kurulundadır. Kurul, ayda bir gün Cuma günü toplanır. Kurulda 18 Bakan vardır. Kağan/Başbakan yönetiminde toplanır. Bakanlar Kurulu, ülkeyi Kağan adına ve Ulusal Meclisi adına yönetir, Halka, Meclise ve Kağana karşı sorumlu olur. Kağan gerektiğinde Bakanları ve Bakanlar Kurulunu görevden alabilir.
Madde 4-Kağanlıkta, Devletin Resmi, Dili, Bayrağı, Başkenti, Marşı ve Kağanlık Yönetimi değiştirilemez. Değiştiril mesi teklif dahi edilmeyecektir.
Madde 5-Devlet, laik, Ulusal, Çok kültürlü, ve Çok uluslu(24 Yerel Bölgeli), çok dilli Demokratik bir Kağanlıktır. Halk gerçek katılımcı demokrasi ile yönetilecektir.
Madde 6-Kağanlık, ulusal devlet olup, Bölge-İl-İlçe-Belde ve köyle re ayrılarak yönetilir. Bölgelere Vali ataması yapılır, Her Bölgenin Meclisi ve Yönetim Kurulu vardır. Kağanlığa katılmak isteyen Devletlere Bölge Valisi ataması yapılır, Dışişlerinde Kağanlığa bağlı olur, içişlerinde bağımsız olur. Devlet, 24 Bölgeye ayrılmış olup, daha fazla Bölge ve Devlet de eklenebilir.
Madde 7-Kağan, Ülkeyi, Devlet Sekreteri olan Danışmanlarıy la yönetir. (7 Kişi), Kağanlık Devlet meclisinden seçilen 7 kişi, Kağanlık meclisine seçilen asil ve seçkin kişiler ömür boyu görev yapar, Devlet Meclisi üyeleri, öldüklerinde aynı aileden bir kişi göreve devam eder. böylece Kağanlıkta devamlılık sağlanmış olur.
Madde 8-Kağan, kul hakkı yemez, erdemli, adaletli, insan haklarına önem veren, erdemli bir insandır. Bütün haksızlıklar ve zulümler önlenecek, herkese hakkı verilecektir.
Madde 9-Bu Meşruti Monarşide, Yasama, Demokratik Halk Meclisi ve Devlet Meclisi(Senato) iki meclisten oluşur.
a)Kağanlık Devlet Meclisi(Senato): Kağan tarafından atanan soylu ve elit üyelerden oluşur. Her meslek ve toplumsal tabakada en başta gelenler elit olarak görev yapacaktır. En az 100 kişi olacak, bir Kağanlık unvanı ile seçilenler ömür boyu görev alacaklardır. Bu Meclise; Kağanlık kurulduğu zaman Devlete faydalı olanlar ve hizmet edenler seçileceklerdir.
b)Ulusal Halk Meclisi(Kongresi): Halk tarafından 5 yıl seçimle gelir. En az 400 kişi olacak, Kağan, halk tarafından seçilen bu meclisi istediği zaman feshedebilme yetkisi verilmiştir.
Madde 10-Kağanlıkta; Yasama gücü Mecliste ve Yürütme güçleri Kağanda ve Yargı da, Adil Yargıda olmak üzere Kağan da sembolik olarak hepsi birleşmiştir.
Madde 11-Kağanlıkta Bakanlar, Başbakan tarafından seçilir, Kağan tarafından atanır ve Kağan tarafından bakanlar her zaman değiştirebilir.
Madde 12-Bu Kağanlıkta Devlet, laiklik, katılımcı, çoğulcu, demokratik ve sosyal bir hukuk devletidir. Gerektiğinde doğru dan demokrasi ile halka danışılacaktır.
Madde 13-Devlet, yurttaşların haklarını ve sorumluluklarını gözetir. Yerine getirmesini kontrol eder. Devlet/Kağanlık, devletin refah içinde, uyumlu ve adil yönetiminden sorumlu dur. Kağanlıkta herkes kanun önünde eşittir.
Madde 14-Seçimler, yargı denetiminde, 5 yılda bir gizli, genel ve açık sayım esasına göre yapılır. Yerel ve Genel seçimler ayrı ayrı yapılır. Seçme yaşı 18, seçilme yaşı 25 yaştır. Her seçimde kadınlara en az % 30 kontenjan ayrılır.
Madde 15-Eğitim ve temel sağlık hizmetleri parasız olacak, herkesin okuma imkanı olacaktır. Devlet okumak isteyen herkese yardımda bulunacaktır.
Madde 16-Her hak sahibi hakkını alacak, haksızlık eden cezasını çekecektir. Kimsenin hakkı yerde kalmayacak, hak ve adalet yerini bulacak, ayrımcılık yapılmayacaktır. AB deki gibi Ombudsmanlık(Kamu Denetçisi) sistemi olacaktır.
Madde 17-Arı Yönetim sistemi, hakim olacaktır. Ana arı, Erkek arı ve İşçi arılar gibi çalışacaktır. Herkese kendi yeteneğine göre bir işte çalışacak ve emeğinin karşılığını alacaktır. Arı yönetiminin özelliği üretimin çok olmasıdır.
Madde 18-Zamanımızın, % 70'ini İş'e, % 15 ini STK’lara, % 15 ini özel hayatına ayrılacaktır. Kişiler zamanlarını iyi işlerde geçirecek, her türlü toplumsal sorunlara, kötü alışkanlıklara karşı tedbirler alınacaktır. Herkes zaman ve gelirinin yüzde 10 nu erdem öğretisine harcamaktadır.
Madde 19-Hayatta en önemli şeyler; Sağlık, Aile, Para, Tecrübe, Kariyer, Dostlar, Huzur, Özgürlük, Mutluluk ve Çocuk lardır. Bunlar için çalışıp, insanca yaşanacaktır. Toplumun menfaati üstün olacaktır.
Madde 20-İnsanları birbirine bağlayan erdemler; erdem, Sevgi, İyilik, Güven, Menfaat, Kariyer ve Dostluklardır. Bu bağlar kuvvetlendirilerek ülkede huzur ve barış ortamı sağla nacaktır.
Madde 21-Platon a göre; dört temel erdem vardır; Bilgelik, Cesaret, Adalet ve İyiliktir. Halk, bu erdemler doğrultusunda yetiştirilecektir.
Madde 22-Kağanlıkta Resmi Dil Türkçe ve diğer diller de konuşulur, eğitimde kullanılır. Her halk tabakası kendi dilini özgürce kullanabilecektir. Ama Devletinede sadık olacaktır.
Madde 23-Temel ihtiyaçlar ve hizmetler parasız olacak, herkesin bir işi ve evi olacaktır. Devlet iş kurana, ev yapana destek olacaktır. Yoksullara temel ihtiyaçları devlet verecektir.
Aile güçlendirilecek, herkes dengi ile evlenecek, mal ortaklığı olacak, haksız kazanca ve servete el konulacaktır.
Madde 24-Devlet gelirleri, vergi gelirleri, dayanışma (İmece), ganimet, cizye, öşür, devletleştirmeler, zekat, ortaklık payları ve bağışlardan oluşur.
Madde 25-Devlet Güvenlik Mahkemesi, Devleti, her türlü tehlikeye karşı korumakla görevlidir. Devlet; insanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışıyla yönetilecektir. Devlet halk için, halkta devlet için vardır.
Madde 26-Kişilerin hak ve özgürlükleri güvenceye alınmıştır. Kimseye ayrıcalık tanınmamıştır. Ulusal dayanışma, refah devleti, toplumsal gönenç sağlanması esas alınmıştır.
Madde 27-Devletin kuruluş ilkeleri olarak; Adalet, Eşitlik, Erdem, Özgürlük, Dayanışma, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik, Bilimsellik, Devrimcilik, Dürüstlük ve Halka hizmet (12) ilkelerinden oluşur.
Madde 28-Anayasası’na göre devletin resmî ideolojisi; Kemalizm yani Sosyal Demokrasi ve Karma ekonomik sitem olup, Siyasal sistem, disiplin, adalet, özgürlük, erdem ve halka hizmet üzerine kurulmuştur. Batı/AB Tipi (Norveç, İngiltere, Japonya vb.) bir demokrasi uygulanacaktır.
Madde 29-Çok partili yaşam ve kamuya saygılı bütün düşün ce akımlarına açık bir sistem oluşturulacaktır. Düşünce, inanç, yaşam ve girişimcilik özgürlüğü, insan hakları güven ceye alınmıştır.
Madde 30-Kişi Hak ve Ödevleri olarak; Yaşam hakkı, Düşünce özgürlüğü, Basın özgürlüğü, Mülkiyet hakkı, Toplumsal ve iktisadi haklar, Çalışma yaşamıyla ilgili haklar, siyasal haklar ve ödevler belirlenmiştir.
Madde 31-Orhanlı devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür, bölünemez. Bütün Türk Devletlerinde monarşi sistemi uygulanmıştır. Kağanlıkta, Anayasal Monarşidir.
Madde 32-Anayasal olarak çalışma bir hak olup, herkese meslek ve yeteneğine göre bir iş sağlanacak, çalışana hakkı verilecek ve angarya yasaktır. Mesleği olan, sağlığı elveren herkes çalışacaktır. Kimsesiz ve çalışamayanlara devlet bakar.
Madde 33-Ülkede yaşayan herkes kanun önünde eşit olup, kimseye ayrıcalık sağlanamaz. Kanunlar herkese adaletle uygulanır, torpil, adam kayırma, rüşvet, yolsuzluk, israf ve kötü muamele en ağır şekilde cezalandırılır.
Orhanlı Türk Devleti Ceza Yasası(Taslak Metin):
Bu Ceza yasasında; genellikle bir Suçun Cezası, cana can, mala mal olarak uygulanır. Hiçbir suç cezasız kalmaz. Kanunsuz ceza olmaz. İdam cezası, Krallığa karşı işlenen suçlara uygulanır.
Madde 1: Kasten adam öldürme: Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir, hükümlünün hayatı boyunca devam eder, kanun ve tüzükte belirtilen sıkı güvenlik rejimine göre çektirilir.
Madde 2: Yaralama, suçunda daha az cezayı gerektiren hal: Hapis cezasıyla cezalandırılır.
Madde 3: Taksirli Yaralama(Bilinçli Taksir hali hariç), Para cezasıyla cezalandırılır.
Madde 4 : Cinsel Saldırı, hapis ve para cezasıyla cezalan dırılır.
Madde 5: Reşit Olmayanla Cinsel ilişki; Hapis ve para ceza sıyla cezalandırılır. Cinsel taciz, hapis ve para cezası ile cezalandırılır.
Madde 6: Siyasi suçlar, silahla işlenmemişse para cezası ile cezalandırılır. Kimse siyasi görüşünden dolayı cezalandırıla maz. Silahla işlenmişse hapis cezasıyla cezalandırılır.
Madde 7: Mal varlığına Yönelik Tehdit, Para cezasıyla cezalan dırılır.
Madde 8: Konut Dokunulmazlığının ihlali, Hapis ve para ceza sıyla cezalandırılır.
Madde 9: İş ve Çalışma Hürriyetinin ihlali, Hapis ve para cezasıyla cezalandırılır.
Madde 10: Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma, Hapis ve para cezasıyla cezalandırılır.
Madde 11: Hakarete (Kamu Görevlisine Görevinden Ötürü işlenen hariç), Kınama cezası uygulanır.
Madde 12: Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar, hapis ve para cezasıyla cezalandırılır.
Madde 13: Hırsızlık, Paydaş ve el birliği ile malik olunan mal üzerinde hırsızlık, hapis ve para cezasıyla cezalandırılır.
Madde 14: Kullanma Hırsızlığı, bir malı kullanırken ve görevi nedeniyle yapılan hırsızlık, dolandırıcılık hapis ve para cezasıyla cezalandırılır.
Madde 15: Mala Zarar Verme, Para cezasıyla cezalandırılır.
Madde 16: Güveni Kötüye Kullanma ve ihmal; Para cezasıy la cezalandırılır.
Madde 17: Bedelsiz Senedi/Çeki Kullanma, Para cezasıyla cezalandırılır.
Madde 18: Dolandırıcılık, Sahtekarlık, ağır hapis ve para cezasıyla cezalandırılır.
Madde 19: Kaybolmuş veya Hata Sonucu Ele Geçmiş Eşya Üzerinde Tasarruf, Para cezasıyla cezalandırılır.
Madde 20: Adlî para cezasına, Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesine hükmolur.
Madde 21: Açığa atılan imzanın Kötüye Kullanılması, Para ve hapis cezasıyla cezalandırılır.
Madde 22: Aile Hukukunda Kaynaklanan Yükümlülüğün ihlali, hapis ve para cezasıyla cezalandırılır.
Madde 23: Ticari Sır, Bankacılık Sırrı veya Müşteri Sırrı gibi Ticari suçlar, Para cezasıyla cezalandırılır.
Madde 24: Yabancı Devlet Temsilcilerine Karşı işlenen Hakaret Suçu, hapis ve para cezasıyla cezalandırılır.
Madde 25: M.Ö.1760 yılında bir Hammurrabi Yasası; “Eğer bir erkek ırza tecavüz ederse ölüm cezası alır ya da erkek likten men edilir.“ Ağır hapisle ve para cezası ile cezalan dırılır.
Madde 26: Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur. Ceza Kanununun uygulamasında kişiler arasında ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, siyasal veya diğer fikir yahut düşünceleri, felsefi inanç, milli veya sosyal köken, doğum, ekonomik ve diğer toplumsal konumları yönünden ayrım yapılamaz ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınamaz.
Madde 27: Ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz. Kanunun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez. Hakkını kullanan kimseye ceza verilmez. Başkasını suç işlemeye azmettiren kişi, işlenen suçun cezası ile cezalan dırılır.
Madde 28: İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz
Madde 29: Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorum lu olur. Devlet malına zarar veren cezası hapis ve para cezasıdır.
Madde 30: Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhak kak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez. (Nefsi müdafaada)
Madde 31: Adam öldüren, Zina yapan, Hırsızlık yapan, Yalan söyleyen, Faiz yiyen, dolandırıcılık yapan, Sarhoş gezen, Savaştan kaçan, Suyu kirleten ve Yalancı şahitlik yapan, Hainlik yapanlar; suçun şiddetine göre; Ağır Hapis ve Para cezası uygulanır. Yaşlı ve düşkün insanlara saygı gösterile cektir. Eşit suça, eşit ceza ilkesi uygulanılır.
Madde 32: Aile içinde doğan bütün çocuklar ve Anne ve Baba mirastan eşit pay alacaklar, Anne ve Babasına hainlik yapanlara miras hakkı verilmez. Diğer suçlara verilecek cezalar, bilim, akıl ve mantık ilkeleriyle düşünülerek verilir.Madde 33: Devlete, Kağan'a, Ailesine ve Soyuna, Kağanlığın varlığına kasteden, hainlik edenlere ve toplu öldürmelere karşı idam cezası verilir. Bu emirlere karşı duranlar ise Hapis cezası verilecektir. Türk Atasözü; “Cömert derler maldan ederler, yiğit derler candan ederler.”
Şeyh Edebali;" Atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler."
Konfüçyüs; "Sana yapılmasını istemediğin bir şeyi, sende başkasına yapma."
Türk Hukuku: Töre:
Türklerin sosyal hayatında en belirleyici etken töredir. Başta devlet başkanlığı olmak üzere halkın uyması gereken kuralların tamamına Töre denirdi. Hukukî bağlayıcılık bakımından oldukça sert kurallar içerdiğini bilsek de ne yazık ki o dönemde verilen cezaların mahiyeti hakkında bilgilerimiz kısıtlı. Şurası kesin ki devlete karşı işlenen suçlar da kesinlikle taviz verilmezdi.
Töre; Adam öldürmek, barış zamanı kılıç çekmek, zinada bulunmak, hayvan kaçırmak, soygunculuk ve hırsızlık yapmak gibi fiiller kesinlikle yasak idi. Vatana ihanet eden, askerlikten kaçanlar, Bu suçları işleyenler idam edilir, malları devlet hazinesine alınır ve aile fertlerinin hürriyetleri kısıtla nırdı. Irza tecavüz de ağır suçlardan sayılırdı. Bu da bazen idamı gerektirirdi. Mal hırsızlığında on katını ödeme ve Hafif suçlar ise, 10 günü aşmamak üzere hapisle veya bedel ödetmekle cezalandırılırdı.
TÜRK TÖRESİ; 33 BUYRUK...!
1- Tengri (yaratan) Tektir..!
2- Her kim ki Tengri’den kut almak dilerse, başkasına yakarmasın…
3- Bir İl, bir Kağan, bir Tengri…
4- Bir kına iki kılıç girmez…
Bir hatun iki er alamaz ve bir budunda iki töre olmaz…
Töre tektir…
Töre kesin ve keskindir…
***Kim ki töreye uya kutlanır…
***Kim ki töreye kıya katlanır…
5- Kimse töreden üstün değildir… Dirlik ve birlik için töre budur…
6- Bir çoban sürüsünden, bir er ailesinden, bir Kağan budunundan sorulur…
7- Her er eşine, atına, pusatına sahip çıkacak…
8- Ana babaya ve ataya tazim durulacak…
9- Hısmına sarılacak, komşusunu gözetecek…
10- Er kişi yalan söylemeyecek…
11- Mal çalan, mülk çalan misliyle ödeyecek…
Hesabı ya malıyla ya canıyla sorulacak…
12- Kim ki bir ırza musallat olursa, canından olacak…
13-Her kim olursa olsun haksız, aldatıcı iş tutarsa hesabı hemen sorulacak.
14-Cenkten beri duran ya da kaçan tamuya (cehenneme) uçacak…
15-Aman dileyene kılıç üşürülmeyecek, sığınana arka dönülmeyecek…
16-Baş kaldıranın başı alınacak, hak isteyenin hakkı verilecek…
17- Kimse kimseye üstünlük taslamayacak…
Ne ak etin karadan, ne karanın kızıldan, ne kızılın sarıdan farkı olmayacak…
18- Kin ve gururdan uzak olunacak…
19- Mazluma merhamet, zalime azap duyulacak …
20- Zayıfa, yaralıya, çocuğa ve kadına el kaldırılmayacak…
21- Kızı isteyen kağan da olsa, bey de olsa kız istediğine verilecek…
22- Gereksiz yere ağaç kesmeyeceksin. Suyu kirletmeyecek sin.
23- Bilmeyip de bildim demeyeceksin. Bilene danışacaksın.
24- Bugünün işini yarına bırakmayacaksın…
25- Kusur görmeyecek, kusur aramayacaksın…
26- Güçlüyken affet, zayıfken sabret…
27- Yazgına asi olma…
28- Yaptığın iyiliği unut. Yapılan iyiliği unutma…
29- Herkes adaletle iş görecek…
30- Her ne edersen et, yargılanacağını her daim akılda tut…
31- Milletine yaban kalma… İpeğin iyisine, sözün güzeline kanma, onlara boyanma…
32- Kağan odur ki adaleti üstün tutsun, töreyi yaşatsın. Töre yok olursa İl yok olur. İl olmazsa budun kul olur…
33- Ey Türk Oğuz beyleri, ey milletim işitin!!!
” Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe, senin ilini ve töreni kim bozabilir… ”
Türk, Titre ve kendine dön !!!
TANRI TÜRKÜ KORUSUN VE YÜCELTSİN…
Ne Mutlu Türküm Diyene.
Hammurabi kanunlarının bazı maddeleri;
Hammurabi kanunları ve ya Hammurabi yasaları M.Ö 1760 yılında yazılmıştır. Kullanılan dil o dönemde yaygın olarak kullanılan Akadca’dır.
1–Bir evde bir yangın çıktığında söndürmeye giden bir kişi eğer o evden bir eşya alırsa o kişi de o ateşe atılır.
2–Bir adam bir kadınla evlendiğinde ikinci bir kadın almak isterse buna izin verilmez.
3–Bir kimse bir çocuğu evlatlık alıp büyütürse o çocuk bir daha geri alınamaz.
4–Bir kimse başka bir kimsenin özgürlüğünü kısıtlarsa aynı şekilde o kimsenin de özgürlüğü kısıtlanır.
5–Bir kişi eğer hırsızlık yaparsa hırsızlık yaptığı eli kesilir.
6-Eğer bir kimse bir bayana tecavüz ederse erkeklikten yoksun bırakılır.
7–Bir kişi başka bir kişinin gözünü çıkarırsa o kişinin de gözü oyulur.
8–Eğer bir kimse birine suç atıyorsa bu durumu ispatlamak zorundadır. İspatlayamazsa o kişi öldürülür.
9–Bir kimse bir tapınakta ya da hükümdar hazinesinde hırsız lık yaparsa o kişi idam edilir.
10-Babasını döven çocuğun iki elide kesilir.
11-Bir hırsız duvar delerek bir eve girmişse, o deliğin önünde ölümle cezalandırılır ve gömülür.
12-Adam kendisine bir çocuk veren karısından ya da kendisi ne bir çocuk veren kadından ayrılmak isterse, o zaman karısı na çeyizini geri verir ve çocuklarına baksın diye tarlanın, bahçenin ve malların bir kısmının kullanım hakkını verir.
13-Çocuklarını büyüttüğü zaman çocuklara verilenlerden bir parça, oğlanınkine eşit olan bir parça da ona verilir. Ondan sonra kalbinin erkeği ile evlenebilir.
14-Bir adam bir kadın alır da bu kadın ona bir kadın hizmetçi verirse ve çocuk- larına bakarsa; ancak, buna rağmen adam başka bir kadın almak isterse ona izin verilmez; bu adam ikinci bir kadın alamaz.
15-Bir adam başka bir kişinin özgürlüğünü kısıtlayacak hare ket ederse aynı ceza ona verilir.
16-Bir kişi hırsızlık yapsa eli kesilir, tecavüz etse ölüm cezası ya da erkeklikten men edilir.
17-Bir subay ya da er savaşta kralın talihsizliğine uğrarsa (esir düşerse) ve onun arazileri ve bahçesi başkasına verilir ve verilen kişi onlara sahip olursa, esir olan geri dönüp kendi yerine vardığı takdirde arazisi ve bahçesi ona iade edilir ve o bunlara tekrar sahip olur.
18-Bir kişi, henüz erkek olarak bilinmeyen, hala babasının evinde yaşayan ve onunla uyuyan başka bir adamın karısına (nişanlı ya da çocuk annesi) tecavüz ederse ve bu adam öldürülür; ancak kadın masumdur.
19-Bir adam kendisine bir çocuk veren karısından ya da kendisine bir çocuk veren kadından ayrılmak isterse, o zaman karısına çeyizini geri verir ve çocuklarına baksın diye tarlanın, bahçenin ve malların bir kısmının kullanım hakkını verir. çocuklarını büyüttüğü zaman çocuklara verilenlerden bir parça, oğlanınkine eşit olan bir parça da ona verilir. ondan sonra kalbinin erkeği ile evlenebilir.
20-Bir adamın birlikte yaşadığı karısı onu terk etmek isterse, borç altına sokarsa, evini virane haline getirirse ve kocasını ihmal ederse yargı kararıyla suçlu bulunur. kocası onun serbest kalmasını teklif ederse kendi yoluna gider ve ayrılma parası olarak kadına hiçbir şey ödemez. kocası onun serbest kalmasını istemezse ve başka bir kadın alırsa kocasının evinde hizmetçi olarak kalır.
21-Eğer kadın masum değilse ve buna rağmen kocasını terk etmiş, evine bakmamış ve kocasını ihmal etmişse bu kadın suya atılır.
22-Bir adam bir kadın alır da kadın hastalığa yakalanırsa ve adam ikinci bir kadın almak isterse hastalığa yakalanan karısını boşayamaz; bunun yerine onu inşa ettiği bir eve yerleştirir ve yaşadığı sürece ona yardım eder.
23-Bir kişi seçtiği oğullarından birine bir tarla, bahçe ve ev ile bunlara ait bir vesika verirse ve daha sonra baba ölürse ve kardeşler malı-mülkü pay ederlerse; o zaman ilk önce babasının hediyesini ona vermelidirler ve o da kabul etmelidir. daha sonra babadan kalan mallar pay edilebilir.
24-Bir adam bir kadınla evlenir de kadın adama çocuklar verirse ve bu kadın öldükten sonra adam bir kadın daha alır ve o da adama çocuklar verirse ve bundan sonra baba ölürse oğlanlar malları annelerinin durumuna göre pay edemezler, sadece çeyizleri bu şekilde pay edebilirler; babadan kalan mallar herkese eşit bir şekilde pay edilmelidir.
25-Babanın oğlunu baba-oğul ilişkisinden mahrum edeceği kadar büyük bir suçu varsa baba onu bir kerelik affeder; ancak, oğlan ikinci defa aynı suçu işlerse baba onu bütün baba-oğul ilişkisinden mahrum edebilir.
26-Bir adam bir çocuğu evlatlık alır ve oğlu olarak ona ismini verirse ve onu besleyip büyütürse büyümüş bu çocuk bir daha geri istenemez.
27-Bu kadın ölürse öldüren kişinin kızı öldürülür.
28-Bir doktor operatör bıçağı ile derin bir yarık açarsa ve hastayı öldürürse ya da bıçak ile bir tümörü açıp gözü keserse doktorun elleri kesilir.
29-Bir inşaatçı her hangi bir kişi için bir bina inşa eder ve bu binayı uygun bir şekilde yapmazsa ve onun inşa ettiği bina yıkılıp sahibini öldürürse inşaatı yapan öldürülür.
30-Bir adam birinin dişini kırarsa, veya gözünü kör ederse aynısı kendisine yapılır. Onun dişi kırılır, gözü kör edilir.
31-Bir kişi başkası için bina yapıyorsa, bina henüz tamamlanmamış olsa bile, duvarı devrilmişse inşaatı yapan kişi kendi imkanlarıyla duvarı daha sağlam bir şekilde yapmalıdır.
32-Bir kişi bir kızı kendi oğlu ile nişanlarsa ve oğlu o kızla ilişkiye girmeden babası kızı kirletirse yarım mina (250 gr) altın verir ve kızın babasının evinden getirdiği her şeyi tazmin eder. kız ise gönlünün erkeği ile evlenebilir.
33-Kendisine bakması için koyun ya da sığır emanet edilen bir çoban hatalı davrandıysa, doğal yoldan sürünün daha az artmasına yol açtıysa ya da onları para karşılığı sattıysa mahkum edilir ve kaybın on katını sürü sahibine verir.
Anlaşmalar ve Uymayanlara Verilecek Cezalar:
Aşağıdaki anlaşmalara uymayanlara ya para, ya hapis yada kırbaç cezası verilir. Suçlu hangisini tercih ederlerse o uygulanır.
1-Sözle yapılan anlaşmalar, (uymayanlara 10 kırbaç vurula cak)
2-El tokalaşma ile yapılan anlaşmalar, (uymayanlara 20 kırbaç vurulacak)
3-Mal karşılık gösterilerek yapılan anlaşmalar, (uymayanlara 40 kırbaç vurulacak)
4-İnsan karşılık gösterilerek yapılan anlaşmalar, (uymayan lara 50 kırbaç vurulacak)
Bu cezalar, mal için yapılan anlaşmalara uymayanlara verile cek cezaları kapsar.
Toplumsal Ahlaka/Erdeme Uymayanlara Halk Meclislerinde Verilen Cezalar;
1-Uyarma ve toplum tarafından ayıplanma,
2-Kınama cezası vermek, yazılı
3-Razı etme veya gönül alma,
4-Tazminat ve bedel ödeme,
5-Sürgün, toplum dışına atmak, düşkün ilan etmek, Ölüm cezası yoktur.
Bu cezalar toplum tarafından verilen cezalardır.
Cengizhan Kanunları:
Konulara göre tasnif:
1-Devletler hukuku.
2-Âmme hukuku.
2.1-En yüksek kuvvet (Han).
2.2-Millet.
2.3-Mecburî hizmet nizamnamesi.
2.4-Muafiyet imtiyazları.
2.5-Askerî nizâmnâme.
2.6-Av nizâmnâmesi.
2.7-idare ve idarî emirnameler.
2.8-Vergiler.
3-Ceza hukuku.
4-Hususî hukuk.
5-Ticaret hukuku,
6-Mahkemeler.
7-Kanunun taknini ve infazı.
Cengiz Han Yasaları:
1. Her kim zina ederse, kim olduğuna ve evli olup olmadığına bakılmaksızın idam edilir.
2. Bilerek yalan söyleyenler, büyücülük yapanlar ve başkaları nın aleyhine muhbirlik yapanlar, ya da kavga edenler arasın da taraf tutarak diğerine yardım edenler idam edilir.
3. Mal alıp verirken iflas edenler, iflasları üç kez üst üste olursa o kişi idam edilir.
4. Sahibinden izin almaksızın, onun kölesine yiyecek ve içecek verenler idam edilir.
5. Savaş sırasından veya ricat anında eğer bir kişi silahların dan birini yere düşürürse, arkasında bulunan adam atından inmeli ve düşen eşyayı yerden alıp, sahibine vermelidir. Bu şekilde atından inmeyen ve malı sahibine iade etmeyen idam edilmelidir.
6. Cengiz Han karar vermiştir ki, Allah'ın Kur'an'ını okuyanlar, hukuk adamları, hekimler, âlimler, kendilerini ibadet ve riyazete verenler, müezzinler ve ölü yıkayanlar vergi ödeme yecek ve çalışma mecburiyetinde olmayacaklardır.
7. Bütün dinlere sayı gösterilecek. Aralarından ayrım yapılma yacak. Cengiz Han, bütün bu emirlerini, tanrıya inanılması için verir.
8. Cengiz Han insanlarına emir verdi ki; her kim birine yemek verirse, yemeği veren tadına bakmaktan, başkaları yemeği yemeyecek. Yemeği paylaşmaya davet etmelidir. Davet edilmeden bir diğerinin yanında yemek yenmeyecek. Kişi, diğerlerinden fazla yemek yemeyecektir. Cengiz Han, yemeklerin piştiği ateşe ve insanların yemek yediği kaba basmayı yasakladı.
9. Eğer bir yolcu, yemek yiyenlerin yanından geçerse, diğer leri onu yemeğe çağırmalıdır. Yolcunun yemek yemesine engel onulmamalıdır.
10. Cengiz Han, kötü ve ahlak dışı söz etmeyi yasakladı. Her şeyin ahlaklı olmasını emretti.
11. Cengiz Han emretmiştir, herhangi bir mezhebe ayrıcalık gösterilmeyecektir. Sözler vurgulanarak söylenmeyecektir. Onur veren unvanların kullanılması yasak edilmiştir. Sultan veya her kim ile konuşulursa, sadece onun adı zikredilmelidir.
12. Savaşa gidilirken, askerlerin donanımları önceden denetlenmelidir. Askerlerin sefer için ihtiyacı olan her neyse, iğneden, ipliğe kadar her şey özden geçirilmelidir. Eğer askerlerden biri zorunlu ihtiyaçlarından birini beraberinde getirmemişse, o asker cezalandırılmalıdır.
13. Cengiz Han, erkekler savaşa gittiğinde, onların işlerini yapmak için kadınların da askeri birliklerle beraber gitmesini emretti.
14. Cengiz Han, savaştan döndüklerinde, askerlerine Han'ın hizmetinde bazı işleri görmelerini emretti.
15. Cengiz Han, emretti ki, kendisi ve çocukları için eş seçmek için, her yılın başında bütün kızlar kendine takdim edilmelidir.
16. Cengiz Han, emreder ki, Noyanlar askeri birliklerin başına geçer ve binler, yüzler ve onlar olarak birliklerin başına komutanlar atar.
17. Cengiz Han emretmiştir; eğer yaşlı bir adam bir suç işlemişse onu cezalandırmak için bir haberci gönderilir. O yaşlı adam en değersiz bir haberci bile olsa kendini ona teslim edecektir. Verilen ceza uygulanmadan önce, yaşlı ve suçlu adam, cezası idam bile olsa, onun önünde yere kapanacaktır.
18. Cengiz Han yasaklamıştır ki, hükümdar dışında kimse kendisine başka bir muhatap gösteremez. Her kim kendine başka bir muhatap gösterirse idam edilecektir. İzin almadan posta yerini değiştiren kişiler de idam edilir.
19. Cengiz Han, iyi zamanlarda, ülkede olanları bilmek için posta haberleşme teşkilatı kurulmasını emretmiştir.
20. Cengiz Han, yasaları uygulaması için oğlu Çağatay'a emir verdi.
21. Cengiz Han, ihmalkarlık yapanların cezalandırılmasını emretmiştir. Sürek avı sırasında, avın kaçmasına neden olan kişiler, sopayla dövülerek cezalandırılmalı. Suç eğer ağır ise idam edilmeli.
22. Adam öldürmenin cezası idamdır; ama fidye verilirse kendini kurtarabilir. Bu miktar Hz. Muhammed'e inananlar için 40 altın para (Balysh), bir Çinli için bir eşektir.
23. Eğer bir kişinin mülkünde çalınmış bir at bulunursa, kişi aynı cinsten dokuz at ekleyerek sahibine iade edecektir. Kişi bu cezayı ödeyemezse, yerine çocukları alınır. Eğer kişinin çocuğu yoksa kişi koyun gibi boğazlanabilir.
24. Cengiz Han yasaları, yalan söylemeyi, yalanı, hırsızlık yapmayı, zina etmeyi yasaklar. Ve kişinin komşusunu en az kendisi kadar sevmesini emreder. İnsanların birbirlerini yaralamamasını emreder. Saldırıları unutmalarını, intikam almamalarını emreder.
25. Gönüllü olarak teslim olan ülke ve şehirlerin bağışlan malarını, tanrıya adanmış tapınakların vergiden muaf tutulmalarını emreder. Her kim bu emirlere uymazsa idam edilir.
26. Cengiz Han şunu emreder; yemek üzerinde boğulan kişi hemen obadan çıkarılmalı ve derhal öldürülmelidir. Ordu komutanının çadırının eşiğine ayağını koyan kimse idam edilmelidir.
27. Yasa bu kuralları emreder; herkes birbirini sevecektir. Zina yapılmayacak. Çalınmayacak. Yalancı şahitlik yapılma yacak. Hainlik yapılmayacak. Yaşlı ve düşkün insanlara saygı gösterilecek. Bu emirlere karşı duranlar ise idam edilecektir.
28. Kişi içmekten vazgeçemiyorsa, ayda üç defa sarhoş olabilir. Eğer üç kereden fazla sarhoş olursa kabahatlidir. Eğer ayda iki kez sarhoş oluyorsa bu iyidir. Eğer bir kez oluyorsa bu daha da iyidir. Eğer hiç içmiyorsa bundan daha iyi ne olacaktır? Fakat öyle bir kişi nerede vardır? Böyle bir kişi varsa, o en yüksek saygıya layıktır.
29. Bir cariyeden doğmuş çocuklar meşru kabul edilecek ve babaları tarafından yapılan paylaştırılmaya uygun bir şekilde mirastan paylarını alacaktır. Mülkün dağıtımı, yaşça büyük çocuk, yaşça küçük olandan daha fazla pay alır. Genç oğlana babanın ev halkı miras kalır. Çocukların yaşça büyükleri annelerinin sıralanışına bağlı olur. Eşlerden biri her zaman yaşça büyük olmalıdır. Bu öncelikle onun evlenme tarihine göre belirlenir.
30. Babasının ölümünün ardından, kendi annesi hariç, oğul babasının karılarının hepsini elden çıkarabilir. Onlarla evlene bilir veya evlendirerek başkalarına verebilir.
31. Yasal mirasçıları hariç, başka hiçbir kişi vefat edenin malını kullanamaz.
32- Bir tarla, işyeri veya işletme, üç yıldan beri kullanıl mıyorsa, gelir sağlanmıyorsa devlet oraya el koyar, aynı şekilde burası % 50 kapasite ile çalıştırılıyorsa devlet oraya ortak olur, % 20 kapasite ile çalışıyorsa devlet işletmeye el koyar, sahibine %10 hisse verir.
33-Herkes gelir ve servetine göre malının zekatını, vermekle mükelleftir. Zekat, kişi servetine göre yüzde iki den yediye kadar verilebilir.
Kaynakça: Kitap: CENGİZ HAN, Yazar: Mehmet F. Tufan
Medine Sözleşmesi: (M.S.622);
Medine sözleşmesi, Hz Muhammed'in Medine'de huzur ve barış ortamını sağlamak için bütün gruplar arasında 622 yılında düzenlenen bir antlaşmadır. Medine İmtiyazı olarak ta anılmaktadır. Bu antlaşma İslam'ın ilk yazılı anayasası olması itibarıyla önem taşımaktadır. Peygamberimizin dehasını ve büyüklü ğünü göstermektedir. Peygamberimiz Allah'ın öğrettiği gibi insanların sorunlarını, değerlerini gözeterek sosyal bir toplum oluşturmuştur.
Medine antlaşmasının amacı nedir?
Antlaşma Hz Muhammed, Yahudiler, Müslümanlar, Paganlar ve şehrin ileri gelen aileleri ile kabilelerini içermekteydi. Medine'de bulunan Hazrec ve Evs kabileleri arasında yaşanan iç çatışmalara son vermek için, şehirde yaşayan Yahudi, Müslüman ve Pagan topluluklarını Ümmet adlı tek çatı altında toplayarak, her birine sorumluluk ve payları verilmiştir. Antlaş manın düzenlenme amacı hangi dine mensup olursa olsun, şehirde bulunan toplulukların özgürce ve huzur içerisinde yaşamasını sağlamaktır.
Medine sözleşmesinin önemli maddeleri nelerdir?
- Müslüman ve Yahudi topluluklar barış içerisinde yaşaya caklardı.
- Şehrin dışından gelen saldırılarda, hep birlik olunacak ve şehir savunması birlikte yapılacaktır.
- Yahudiler dinlerinde serbest olacaktır.
- İki taraftan birinin, üçüncü bir tarafla olan anlaşmazlı ğında diğer taraf yanında yer alacaktır.
- Yahudiler ve Müslümanlar arasında olacak anlaşmaz lıklarda, Hz Muhammed hakem olarak kabul edilecektir.
- Her topluluk kendine ait bölgeden sorumlu olacaktır.
- Çıkacak bütün anlaşmazlıklar Allah'a ve Resul'üne sunu lacaktır.
- Suçlular takip edilerek cezalandırılacaktır.
- Fakirlere her türlü yardım yapılacaktır.
- Kavmiyet, eşraf sınırı ve bunun gibi sınıf farklılığı tama men kaldırılmıştır.
Medine sözleşmesinin içeriğinde bulunan konular nelerdir?
Adalet: Antlaşmanın çoğu maddesi herkese eşit olarak adalet sağlanmasını öngörüyordu. Bu anayasa herkese adalet götürme, adli işlerin idare edilmesi konularında devrim yapmıştır.
Adalette yetkiler kişilerden alınarak, merkezi idareye bağlanmıştır. Artık kabileler içinde suçlular cezalandırılmayacak, her şey merkezi idarenin elinde olacaktır. Suçlular ve mağdurlar merkezi idare tarafından değerlendirilecekti. Bütün mümin kişiler suç işleyenlere karşı, merkezi idareye yardım etmekle mükellef kılınmıştır. Yahudilerin topluluğa girme nedeni de, zaten herkesin eşit muamele görmesidir. Artık kabile reislerinin otoritesi alınmış, merkezi idare kişilerde adaletin olduğu duygusunu uyandırmıştır.Suçun şahsiliği: Antlaşmada suçun şahsiliği konusunda vurgular yapılmış, hiçbir günah başkasına yüklenemez denil miştir.
Sigorta: Antlaşma savaşta esir düşenlerin, ölüm ya da yarala ma hallerinde diyet ödeyebilmek için, sigorta kurumu olmasını öngörmüştür. Artık Müslümanlar kendi aralarında değil, kabileler arasında da, paylaşım kabul edilmiştir.
Vatandaşlık ve savunma: Antlaşma din, dil ve ırk gözet meksizin herkesi eşit bir şekilde vatandaş olarak kabul etmiş tir. Savaş durumunda herkesin kendi giderini karşılaması gerektiği kabul edilmiştir.
Medine şehrinin sınırları: Antlaşmadan önce dağınık bir yerleşimin olması sebebiyle, şehrin sınırları belirlenmiştir. Medine merkezin ve ovasının sınırları bu şekilde belirlen miştir.
Din özgürlüğü ve takva: Antlaşma herkese din özgürlüğü nü getirmiştir. Yahudilerin kendi dinlerine göre muhakeme edilebilmesinin önü açılmıştır. Bazı maddelerde ise, Allah korkusu ve toplum hayatındaki rolü üzerinde durulmuştur. Takvanın adaletin temeli olduğu konusu üzerinde açık ifadeler konmuştur. Takvanın en üstü kanunlara itaat etmektir, demiştir.
Müslümanlarla ilgili maddeler: Antlaşma Müslümanların birbirlerine yardımcı olmakla mükellef olduğunu ifade etmektedir. Müminlerin kardeşliğine değinilmiş, müminlerin suçluları korumaması gerektiği belirtilmiştir. Medine Sözleşmesinde anlaşmaya varılan konular;
1-Sözleşme, 2-Adalet, 2-Ortak İyilik, 3-Barış, 4-Savunma, 5-Güvenlik, 6-Çok kültürlülük, 7-Serbestlik, 8-Özgürlük, 9-Birliktelik, 10-Sevgi.dir.
Medine Sözleşmesi Ayrıntıları: 622
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla: 40 madde.
1. Bu yazı Peygamber Muhammed tarafından Kureyşli ve Medineli müminler, Müslümanlar, bunlara tabi olanlara sonradan iltihak edenler ve onlarla beraber cihat edenler içindir.
2. İşte bunlar, diğer insanlardan ayrı bir ümmet oluştururlar.
3. Kureyş’den olan muhacirler, kendi aralarında adet olduğu üzere, kan diyetlerini ödemeye iştirak ederler. Onlar savaş esirlerinin kurtuluş fidyelerini müminler arasındaki iyi ve makul bilinen esaslara ve adalet ölçülerine göre ödemeye iştirak edeceklerdir.
4. Beni Avflar, kendi aralarında adet olduğu üzere, önceki şekiller altında kan diyetlerini ödemeye iştirak edeceklerdir. Müslümanların teşkil ettiği her zümre savaş esirlerinin kurtuluş fidyelerini müminler arasındaki iyi ve makul bilinen esaslara ve adalet ölçülerine göre ödemeye iştirak edecek lerdir.
(aynı maddeler, Beni Haris, Beni Saide, Beni Cuşem, Beni Neccar, Beni Amr b.Avf ve Beni Evsler için tekrarlanmıştır. Bu nedenle aynı tekrarı yazmadık.)
5. Müminler, kendi aralarında ağır mali mesuliyetler altında bulunan hiç kimseyi bu durumda bırakmayacaklar. Kurtuluş fidyelerini veya kan diyeti gibi borçlarını iyi ve makul bilinen esaslara göre vereceklerdir.
6. Hiçbir mümin diğer müminin mevlası (kendi ile akdi kardeş lik ilişkisi kurulan kimse) ile onun aleyhine olacak bir anlaşma yapmayacaktır.
7. Takva sahibi müminler, kendi aralarında, mütecavize, hak sız bir fiili tasarlayana, bir cürüme veya bir hakka tecavüze ya da müminler arasında bir karışıklık çıkarma kasdını taşıyan kimseye karşı olacaklar ve bu kimse onlardan birinin evladı bile olsa, hepsinin elleri onun aleyhine kalkacaktır.
8. Hiçbir mümin, bir kafir için, bir mümini öldüremez ve mümin aleyhine hiçbir kafire yardım edemez.
9. Allah’ın zimmeti (himaye ve teminatı) tektir. Müminlerin en ehemmiyetsizlerinden birinin himayesi, onların hepsi için bağlayıcı bir hüküm ifade eder. Zira müminler, diğer insanlar dan ayrı olarak birbirlerinin mevlası (dostu) durumundadır.
10. Yahudilerden bize tabi olanlar, zulme uğramaksızın ve onlara karşıt olanlarla yardımlaşmazlarsa, yardım ve deste ğimize hak kazanacaklardır.
11. Sulh müminler arasında bir tektir. Hiçbir mümin Allah yolunda girişilen bir harbde, diğer müminleri hariç tutarak, bir barış anlaşması yapamaz. Bu sulh ancak müminler arasında genellik ve adalet esasları üzere yapılacaktır.
12. Bizimle beraber savaşa katılan bütün askeri birlikler, birbirleriyle nöbetleşeceklerdir.
13. Müminler birbirlerinin Allah yolunda akıtılan kanlarının intikamını alacaklardır.
14. Takva sahibi müminler en iyi ve en doğru yolda bulunur lar.
15. Hiçbir müşrik, bir kureyşlinin mal ve canını himayesi altına alamaz, hiçbir mümine bu hususta engel olamaz.
16. Herhangi bir kimsenin bir müminin ölümüne sebep oldu ğu kati delillerle sabit olur da, maktulün velisi rıza göstermez se, kısas hükümlerine tabi olur. Bu halde, bütün müminler ona karşı olurlar. Ancak, bunlara sadece bu kuralın tatbiki için hareket etmek helal olur.
17. Bu yazının muhteviyatını kabul eden, Allah’a ve Ahiret Gününe inanan bir müminin bir katile yardım etmesi ve ona sığınak temin etmesi helal değildir. Ona yardım ve yataklık eden, kıyamet günü Allah’ın lanet ve gazabına uğrayacaktır. O zaman artık kendisinden ne bir para ve ne de bir taviz kabul edilecektir.
18. Üzerinde ihtilafa düştüğünüz herhangi bir şey, Allah’a ve Muhammed’e götürülecektir.
19. Yahudiler, müminler gibi savaş sürdüğü sürece harb masraflarını karşılamak mecburiyetindedirler.
20. Beni Avf Yahudileri müminlerle birlikte bir ümmet (toplum) teşkil ederler. Yahudilerin dinleri kendilerine, müminlerin dinleri kendilerinedir. Buna, Mevlaları da dahildir.
21. Yalnız, kim haksız bir fiil irtikab ederse veya bir cürüm işlerse, o sadece kendine ve aile efradına zarar vermiş olacaktır.
22. Beni Neccar Yahudileri de Beni Avf Yahudileri gibi aynı haklara sahiptirler.
(Bundan sonra; Beni Haris, Beni Saide, Beni Cuşem, Beni Evs ve Beni Salebe Yahudileri için 21 ve 22. maddelerdeki aynı kayıtlar olduğu için tekrar zikretmedik.)
23. Cefne ailesi Salebenin bir koludur. Bu nedenle Salebeler gibi mutalaa edileceklerdir.
24. Beni Şuteybe de Beni Avf Yahudileri gibi aynı haklara sahip olacaklardır. Kurallara mutlaka riayet edilecek ve bun lara aykırı davranılmayacaktır.
25. Yahudilere sığınanlar bizzat onlar gibi mülahaza olunacak lardır.
26. Yahudilerden hiç kimse Muhammed’in izni olmadan, Müslümanlarla birlikte bir askeri sefere çıkamayacaktır.
27. Bir yaralamanın intikamını almak yasak edilmeyecektir. Biri bir adam öldürecek olursa neticede kendini ve aile efradını mesuliyet altına sokar. Aksi halde haksızlık olacaktır. Allah bu yazıya en iyi riayet edenlerle beraberdir.
28. Bir savaş vukuunda Yahudilerin masrafları kendi üzerine ve Müslümanların masrafları kendi üzerinedir. Bu sahifede gösterilen kimselere harp açanlara karşı, onlar birbirleriyle yardımlaşacaklardır. Onlar arasında iyi davranma olacaktır. Kaidelere mutlaka riayet edilecek, bunlara aykırı davranış olmayacaktır.
29. Hiç kimse müttefiklerine karşı bir cürüm işleyemez. Zulmedilene mutlaka yardım edilecektir.
30. Yahudiler Müslümanlarla birlikte, beraberce harp ettikleri sürece masrafta bulunacaklardır.
31. Bu sahifenin gösterdiği kimseler için Medine, vadisi dahil mukaddes bir yerdir.
32. Himaye altındaki kimse, bizzat himaye eden kimse gibidir. Ne zulmedilir ne de kendisi zulmedebilir.
33. Himaye verme hakkına sahip olanların dışında hiç kimse himaye veremez.
34. Bu sahifede yazılı kimseler arasında zuhurunda korkulan bütün öldürme ve münazaa vakalarının Allah’a ve Rasulüne götürülmeleri gerekir. Allah sahifeye en iyi riayet edenlerle beraberdir.
35. Ne Kureyşliler ne de onlara yardım edecekler, himaye altına alınmayacaklardır.
36. Müslümanlar ve Yahudiler arasında Medine’ye saldıracak lara karşı yardımlaşma yapılacaktır.
37. Şayet; Yahudiler, Müslümanlar tarafından bir sulh yapmaya veya bir sulh aktine iştirake davet olunurlarsa, bunu doğrudan doğruya aktedecekler veya ona iştirak edeceklerdir. Şayet Yahudiler, Müslümanlara aynı şeyleri teklif edecek olurlarsa, müminlere karşı aynı haklara sahip olacak lardır. Din konusunda girişilen harp vakaları müstesnadır.
38. Her zümre, kendine ait mıntıkadan sorumludur.
39. Bu sahifede gösterilen kişiler için ortaya konan şartlar, aynı şekilde Evs Yahudilerine, yani onların Mevlalarına ve bizzat kendilerine, yine bu sahifede gösterilen kimseler tarafından sıkı ve tam bir şekilde tatbik olunur. Kurallara mutlaka riayet edilecek, bunlara aykırı hareket edilmeye cektir. Haksız yollarla kazanç temin edenler, sadece kendi lerine zarar ermiş olurlar. Allah, bu sahifede gösterilen maddelere en doğru ve en mükemmel riayet edenlerle beraberdir.
40. Bu yazı, bir haksız fiil veya cürüm işleyenin ceza görme sine engel olamaz. Harbe çıkan da Medine’de kalan da emni yet içindedir. haksız bir fiil işlemek müstesnadır. Allah ve Rasulü Muhammed himayelerini, bu sahifeyi tam bir sadakat ve dikkat içinde muhafaza edenler üzerinde tutacaklardır. Hz. Muhammed'in Veda Hutbesi;
Veda Hutbesi, Hz. Muhammed'in vefat etmeden önce Mina ve Arafat'ta yaptığı son hutbelere verilen isimdir. Peygamber efendimizin yaptığı 4 ayrı hutbenin terkibinden oluşur.
Veda Hutbesi Ne Zaman Okundu?
Veda Hutbesi; Hz. Muhammed'in son haccı sırasında 6 Mart 632 tarihinde yaklaşık 120 bin Müslümana karşı okunmuştur.
Veda Hutbesinin Maddeleri ve Öğütleri ;
1- Bütün Müslümanlar kardeştir:
Veda hutbesinin ilk ve en önemli maddelerinden biri tüm Müslümanların kardeş olmasıdır. Kardeşlerin birbirlerini gözetip korumakla mükellef olduğunu söyleyen peygamber efendimiz, tüm müminlerin barış içinde yaşaması gerektiğini öğütlemiştir.
2- Riba ayağımın altındadır:
Ribanın günümüzdeki karşılığı faiz ve tefeciliktir. İslam, her türlü faizi tefecilik ile eş değer tutmuş ve en büyük günahlardan biri saymıştır. Emek verilmeden elde edilen kazanç haramdır ve başkalarının hakkına girmek demektir.
3- Tüm insanlar eşittir:
Hz. Muhammed, bütün insanların Hz. Adem'den geldiğini ve Hz. Adem'in de topraktan yaratıldığını vurgulamıştır. Bir milletin bir millete, bir kabilenin diğerine üstünlüğü yoktur. Üstünlük Kuran'ı Kerim'de Allah'ın da bildirdiği üzere, sadece takva iledir. Bunun dışında ırka ve mezhebe dayalı herhangi bir üstünlük söz konusu edilemez.
4- Zina haramdır:
Zina, hem aile hem de toplum yapısına zarar veren en büyük günahlardan biridir.
5- Kan davaları kaldırılmıştır:
Hz. Muhammed peygamberliği boyunca insanların arasında yaşanan anlaşmazlıklarda adaletle hükmetti. Bir cahiliye dönemi adeti olan kan davalarını kaldıran peygamber efendimiz, her türlü anlaşmazlığın adilane bir şekilde çözüme kavuşturulmasını öğütledi.
6- Müslümanların can ve mal güvenliği koruma altındadır:
İslam'ın hüküm sürdüğü topraklarda kimse kimsenin canına kast edemez. Helal yolla kazanılan mallar da koruma altına alınmıştır.
Veda Hutbesinin Önemi ;
Veda Hutbesi, Hz. Muhammed'in tün insanlığa verdiği evrensel mesajlarla doludur. Her maddesi günümüzde geçerliliğini korumaktadır. İnsanın temel hak ve özgürlüklerini içeren bu hutbe, tüm İslam alemi için son derece önemlidir.
Veda Hutbesi'nin Maddeleri;
“Ey inananlar, sözümü iyi dinleyin. Vallahi bilmiyorum, belki de bu seneden sonra burada sizinle bir daha buluşamayabilirim.”
1-Orada bulunanların sözlerini orada bulunmayanlara aktarması ve gerekçesi, müslümanların kalplerine kin ve kıskançlığı sokmayacak üç şey: Allah’a ihlasla ibadet, yöneticilere nasihatte bulunmak, inanç ve ibadette İslâm cemaatine tabi olmak.
2-Müslümanların kanlarının (canlarının) ve mallarının birbirine haram oluşu.
Ey İnsanlar! Kanlarınız, canlarınız, yaşama hakkınız, mallarınız, namuslarınız, haysiyet ve şerefleriniz, vücut bütünlüğünüz, Rabbinizle buluşa cağınız güne kadar bu ayınızda, bu beldenizde, bu gününüzün saygıya, korunmaya layık olduğu gibi, saygıya ve korunmaya layıktır, dokunulmazdır.
3-Tebliğ ettiğine şahit tutma ve insanların Rablerine kavuştuklarında sorguya çekilecekleri,
Ey İnsanlar! Sizi uyarıyorum, herkes yalnızca kendi işlediği suçtan sorumludur. Suçlu evlattan dolayı baba sorumlu tutulamaz, suçlu babadan dolayı evlat da sorumlu tutulamaz.
4-Emanetlerin sahiplerine iadesi, Emânetler yerlerine verilmelidir. Emânete hıyanet edilmemelidir. Ashabım! Kimin yanında bir emanet varsa, bu emaneti sahibine versin. Size hediye verene hediye ile karşılık verin. Kefil borçlu gibidir. Borcun ödenmesi gerekir.
5-Kabe muhafızlığı (sidâne) ve hacılara su sağlamak işi (sikâye) dışındaki câhiliye adetlerini ayaklarının altına aldığı ve hükümsüz olduğu,
6-Faizin kaldırılması, sadece ana paranın (sermayenin) alınacağı, borçludan fazla veya eksik para alınmaması, Allah’ın faizi haram kıldığı ve ilk kaldırılan faizin de amcası Abbas b. Abdülmuttalib’ in faizi olduğu,
7-Kan davalarına son verildiği ve kaldırılan ilk kan davasının İbn Rebi‘a b. Haris b. Abdülmuttalib ’in kan davası olduğu.
8-Taammüden (kasten) adam öldürmenin cezasının kısas (idam) olduğu, sopa ve taşla işlenen cinayetin de taammüden öldürmeye benzediği, cezasının yüz deve olduğu, daha fazla diyet istemenin câhiliye insanı davranışı sayılacağı,
9-Zamanın Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı gündeki haline, eskiye döndüğü, Allah’ın ayların sayısını 12 olarak takdir ettiği,
Ey İnsanlar! Zaman, Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı gündeki düzenli sistemine girerek seyrediyor. Ayların sayısı, on ikidir. Dört tanesi, savaşın haram olduğu aylardır. Bunlardan üçü birbiri peşinden gelir. Biri tektir. Bunlar Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Cumade 'lahire ile Şaban arasındaki Mudar kabilesinin adını koyduğu ay Recep'tir.
10-Erkeklerle kadınların birbiri üzerinde hakkı olduğu,
Ey insanlar! "Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah'ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah'ın emri ile helal kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız kadınlarında sizin üzerinizde hakkı vardır. Hanımlarınız, sizlerin izni ve bilgisi olmadıkça, evinizin mali imkanlarını cömertçe harcamasınlar. Sözlerimi iyice anlayarak hatırınızda tutun.
11-Tebliğe şahit tutma, Allah'ım, Sen de şahit ol!
Ey İnsanlar! Allah'a sığının, emirlerine yapışın, azabından korunun. İnsanların mallarını eksik teslim etmeyin, değerlerini düşürmeyin, bedellerini eksik ödemeyin, mallarını kötülemeyin, haksız rekabet yapmayın, aldatarak, hile yaparak, fırsat kollayarak, gasp ederek insanların haklarını zayi etmeyin, zayiine sebep olmayın. Ülkede, yeryüzün de bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmakta ve küfürde ileri gitmeyin.
12-Kendisinden sonra küfre dönüp birbirlerinin boynunu vurmamaları,
Ey Müminler! benden sonra küfre dönmeyin, birbirinin boynunu vuran kafirler haline gelmeyin. Size, sımsıkı sarıldığınız sürece asla hak yoldan uzaklaşmayacağınız apaçık dinî, ilmî, idari, siyasi kuralları içeren Allah'ın kitabı Kur'ân'ı ve Rasûlü'nün sünnetini bıraktım. Bunlarla amel ediniz, davranışlarınıza Kur'ân ve sünneti yansıtınız. Bir de soyumdan yakınlarımı, Ehl-i beytimi bıraktım. İyice tebliğ edebildim mi? Allah'ım, Sen şahit ol!
13-Sımsıkı sarıldıklarında asla sapıtılmayacak apaçık öyle bir şey bırakmıştır ki bunlar Allah’ın Kitabı, Ehl-i Beyti ve Peygamberin sünnetidir.
Müslümanın kim olduğunu size anlatayım mı? Müslüman insanların, dilinden ve elinden zarar görmediği kişidir.
Müminin kim olduğunu size anlatayım mı? İnsanların mallarına ve canlarına zararı dokunmuyacağından emin olduğu kişidir.
Muhacirin kim olduğunu size anlatayım mı? Kötülükleri ve günah işlemeyi terk eden kişidir.
Mücahidin kim olduğunu size söyleyeyim mi? Allah'a itaat yolunda nefsiyle mücadele eden kişidir.
14-Müslümanın müslümanın kardeşi olduğu, onu aldatmaya cağı, hıyanet etmeyeceği, gıybet de etmeyeceği, müslümanın kanının (canının) müslümana haram olduğu, kimseye müslüman kardeşinin malının gönül rızasıyla olmadıkça helal olmayacağı,
15-Ey İnsanlar! İnsanların Rablerinin de, babalarının da bir olduğu, İslâm dininde eşit oldukları, hepsinin Âdem soyundan, Âdem’inse topraktan olduğu, Allah katında en şerefli olan insanın O’ndan en çok sakınan olduğu, Arabın Arap olmayana üstünlüğü nün ancak takva ile olabileceği, Allah'ın kitabı ile idare ederse onu dinleyiniz ve itaat ediniz. "Suçlu kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba oğlunun suçu üzerine oğlu da babasının suçu üzerine suçlanamaz. "Dikkat ediniz! Şu dört şeyi kesinlikle yapmayacak sınız:
-Allaha hiçbir şeyi ortak koşmayacaksınız.
-Allah'ın haram ve dokunulmaz kıldığı cani haksız yere öldürmeyeceksiniz.
-Hırsızlık yapmayacaksınız.
-İnsanlar "la ilahe illallah" deyinceye kadar onlarla cihad etmek üzere emr olundum. Onlar bunu söyledikleri zaman kanlarını ve mallarını korumuş olurlar. Hesapları ise Allah'a aittir.
16-Allah’a karşı en azılı düşmanın kendisini öldürmek isteyenin (meşru müdafaa, nefsini savunma) dışındakini öldüren ve kendisini dövenden başkasını dövmeye kalkan olduğu
Ey İnsanlar! Allah, her hak sahibinin hakkını, her varisin, mirastaki payını belirlemiştir. Varise vasiyet yapılamaz. Vasiyet terekenin üçte birini de geçemez. Çocuk meşru eşe aittir. Zina edenin hak sahipliği söz konusu değildir. Hamisi nin, amirinin, ortağının, işvereninin, efendisinin sağladığı imkanlara nankörce davranan, Allah'ın Muhammed'e indirdiği Kur'ân'ı inkar ediyor demektir. Babasın dan başkasına mensubiyet öne süren veya efendisinden başkasını veli edinen, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların lanetine uğrasın.
17-Kölelere iyi davranılması, onlara yediklerinden yedirilmesi, giydiklerinden giydirilmesi, bir suç işlediklerinde cezalarının hürlerden aynı suçu işleyenlere kıyaslanması,
18-Kendinden önce gelip geçen peygamber kardeşlerinin ardından ümmetlerinin içine düştüğü dini, dünyevi yanlış ve sapmaları tespit etmiş olan Hz. Muhammed, ashabının şahsında ümmetine, hattâ bütün insanlığa hitap ederek uyarılarda bulunmuştur.
19-Benim dışımda benden sonra peygamber görevlendirilmeyecektir. Sizin dışınızda ümmet de olmayacaktır. Rabbinizi ilah tanıyın, candan Müslümanlar olarak Rabbinize teslim olun, saygıyla Rabbinize kulluk ve ibadet edin. Rabbinizin şeriatine boyun eğin, adabına, erkanına riayet ederek beş vakit namazı aksatmadan aşikare kılın. Vicdanı, serveti, sosyal bünyeyi arındıran, berekete vesile olan zekatı verin. Ramazan orucunu tutun. Yöneticilerinize itaat edin ki Rabbinizin cennetine girersiniz. Bunun üzerine Resul''i Ekrem Efendimiz şehadet parmağını kaldırdı sonrada cemaatin üzerine çevirip indirdi ve şöyle buyurdu;
"Şahid ol Yarab! Şahid ol yarab! Şahid ol yarab!"
Ahilik Teşkilatının İlkeleri ve Kuralları: 124 Kural;
Ahilik ve Fütüvvet Ahlâkı:
Ahiliğin en önemli özelliklerin birisi; teşkilata mensup kimselerin, yani esnaf-sanatkar ve çalışanların manevi ihtiyaçlarına cevap verecek bir inanç ve ahlâk anlayışına sahip olmalarıdır. Bu özelliği ile Ahilik temel kurallarını Fütüvvetçilikten almıştır.
Fütüvvet Arapça bir kelime olup, sözlükte cömertlik, gençlik, yiğitlik, kahramanlık, alçak gönüllülük, diğergâmlık gibi anlamlara gelir. Fütüvvetten bahseden eserlere bakılırsa, bu kavramın içinde neredeyse, İslamiyet'in telkin ettiği bütün güzel ahlâk esaslarını bulmak mümkündür. Mutasavvıflara göre fütüvvet, peygamberlerden kalma bir ahlâk yoludur.
Sülemî'nin Fütüvvet Kitabı'ndan şu hususları başlıklar halinde sunabiliriz.
1- Kötülüğe iyilikle karşılık vermek,
2- Yaptığı işten karşılık beklememek,
3- Gücü varken affetmek,
4-Başkalarının kusurlarını bırakıp, kendi kusuruyla uğraşmak,
5- Şefkatli olmak, başkalarını kendisine tercih etmek,
6- Hiçbir durumda yaltaklanmamak,
7-Zenginse, fakiri hiçbir sebeple hizmetinde kullan mamak,
8- Halka tenezzül etmemek, yüz suyu dökmemek,
9- Verenin de, alanın da Allah olduğunu bilmek,
10- Kerem sahibi olmak,
11-Alçak gönüllü olmak, kendini beğenmişlikten kaçınmak,
12- Hiç kimseyi azarlamamak,
13- Sır saklamak,
14- Hizmette ve vermede ayırım yapmamak.
Sadece bazılarını saydığımız bu fütüvvet prensipleri, netice olarak, insanı başı dik gönlü dok olmaya, alıcı değil verici durumda bulunmaya, dolayısıyla üreticiliğe, bütün varlıklara karşı sevgi ve şefkat beslemeye ve manevi olgunluğa yönelten hususlardır.
Bu ve benzeri güzelliklerin laf olarak sıralanması kolaydır, fakat asıl olan uygulamadır. İşte Ahilik, iyi bir organizasyonla, mesleki ve teknik faaliyetler yanında, bu prensipleri derece derece tatbik sahasına koyan kurumdur. Böyle bir sistemde, tabi olunan tasavvuf terbiyesi ve ulaşılacak manevi olgunluk sonucu, önce kişinin kendi kendini kontrolü söz konusudur. Öyle ki Ahi sanatkar, yaptığı bir işi kurallardan önce Allah'ın beğenmesine önem verirdi. Otokontrolün kâfi gelmediği durumlarda ise, Ahi teşkilatının güçlü iç disiplini ve sosyal baskı ile, sayılan ilkelerin yaşanır hale gelmesi mümkün olmuştur.
AHÍLÍKTE ÍLKELER :
Ahilik ilkeleri kuralcı bir yaklaşımdan çok, pratik hayat koşul larından, Ahilik uygulamalarından çıkmıştır. Yani gerçeğin yaşanmasından iş ve üretim hayatının gereklerinden doğmuş tur. Sadece bir düşünce sistemine bağlı kalmadığından, yürüyen hayat gerçeklerini yakalamış ve bunlardan ilkeler üretilmiştir. Hayat ve düşünce, uygulama bir odakta birleşmiş tir.
Tespit edilen Ahilik ilkeleri şunlardır:
1 – Kendi ihtiyacı varken başkalarına vermek,
2 – Öfkelenince yumuşak davranmak,
3 – Yenici iken yenileni affetmek,
4 – Dünya yaşayışına bağlanmak,
5– El emeğini, çalışmayı kutsal bir yaşama ilkesi haline getirmek,
6–Herkesin bir iş yaparak Ahi topluluğu içerisinde yer alması,
7–Bütün insanlara karşı sevgi ve yardım duygusu taşımak ve bunu gerçekleştirmek, hayata geçirmek, uygulamak,
8–Kardeşlik dayanışması içinde; askerleri, üreticileri. emekçileri, esnafı birleştirmek ve böylece devleti güçlü kılarak, sosyal adalet ve sosyal güvenliği gerçekleştirmek,
9–Halkçı ve milliyetçi bir düzen içinde; egemen, sömürücü güçlere karşı çalışan her kesimden halkın çıkarlarını savun mak,
10–Yabancıları ağırlamak, suçlu–suçsuz, hiristiyan müslü man kim olursa olsun kendilerine sığınanlara zanaat sanat öğretmek.
AHÍ AHLAKININ TEMEL ÍLKELERÍ:
1 – Doğru sözlü olmak,
2 – Emanete hiyanet etmemek,
3 – Cömert olmak,
4 - Gözünü kötü şeylerden sakınmak,
5 – Íki yüzlü ve yiyicilerden uzak durmak,
6 – Kötülerden uzak durmak,
7 – Öfkelenmek, (öfke gelince akıl gider)
Ahi ahlakının sınırlamalarına göre de, aşağıdaki olumsuz niteliklere sahip olanlar fütüvvet dışı, ayani ahi ocağının dışında kalırlar. Olumsuz huylarını, davranışlarını terk ederlerse ondan sonra ocağa alınırlar. Peştemal kuşanabilirler.
Fütüvvet kuralları çerçevesinde kimlere hangi şartlar altında peştemal kuşatabileceğı nasıl etraflıca belirlenmiş ise, peştemal kuşatılmayacak olanlar da teker teker sayılmıştır. Merhum Cevat Hakkı Tarım’ın derlemelerine göre, Kamu meşayih bazı hasletlerinden dolayı şu on iki kişinin fütüvvet dışı kaldıklarını, eğer bu fiileri terk ederlerse onların da peştemal kuşanabileceklerini kabul etmiştir:
1 – Íman ehli olmayan kafirler,
2 – Münafik olanlar,
3 – Sanatı gaib’e hükmetmek olan falcılar, müneccimler,
4 – Sarhoş eden içki içenler, (zina ve livata) da bulunanlar.
5 – Müslümanların açık yerlerine bakan tellaklar,
6 – Satış işlerinde halka zarar veren dellal’lar,
7 – Yalan vaad eden ve eksik arşın tutan çulahlar ve bütün sanatkarlar,
8 – Kalplerinde şefkat kalmayan ve işleri sadece kan dökmek olan kasaplar,
9 – Yürekleri taş gibi olmuş cerrahlar, Çünkü fütüvvet şefkat ve rahmetle müzeyyendir.
10 – Avcılar,
11 – Kurulu düzen dışı iş yapanlar, bozguncular,
12 – Mekulatı anbar (depo) edip kıtlık çıkaranlar; Madrabazlar karaborsacılar, vurguncular.
Ahi’likte bulunan dört ana programı;
1-Şeriat Kapısı: Din Kurallarının genel adı; O zamanki hukuk düzeni
2-Tarikat Kapısı: Yol, yönetim, iş ve düşüncede uyulacak kural demektir.Toplumsal, siyasal, ahlak kurallarıdır.
3-Hakikat Kapısı: (Gerçekçilik) Ínsanın toplum içerisinde kişilik ve değer bulmasının esasıdır.
4-Marifet Kapısı: Ustalık, beceri
Ayrıca Ahi tarikatında açık ve kapalı olmak üzere altı ilke daha vardır:
Açık olanlar: 1-Alın, 2-Kalp, 3-Kapı.
Kapalı olanlar: 1-El, 2-Bel, 3-Dil.
Bunlar, Türk ahlakını özetler gibidir. Alın açıklığı; Doğru luğu,dürüstlüğü, kalp açıklığı; ikiyüzlü olmamayı, riyakar lıktan uzaklığı,dostluğu sevgiyı; Kapı açıklığı da Konuksever liği ifada eder.
El; Kendine ait olmayan mala uzanmamayı, hırsızlık yapma mayı, hakkı olmayan paraya, mala tenüyzül etmemeyi, el ile üretim yapmayı, emeğin kutsallığını, bel ise nefse eğemen olmayı, dil ise yalan söylememeyi, doğru konuşmayı, tatlı dilli olmayı, çok okuyup güzel konuşmayı, kalp kırmamayı, kötü sözler söylememeyi, iftira etmemeyi… ifade etmektedir.
Ahi şeyhlerinde bulunması gereken nitelikler, uyulması gereken koşullar da şunlardır:
1- Hakk’a inanmak
2- Halk içinde ölçülü, duyarlı olmak
3- Benliğini öldürmek, bencillik etmemek
4- Ululara hizmet ,eylemek
5- Buyruğu altmdakine yumuşak yürekle davranmak
6- Dostlara öğüt vermek
7- Dervişlere su vermek (sakilik etmek)
8- Bilginlere karşı alçakgönüllü olmak
9- Düşmanlara hoş görünmek
10-Bilgisizin karşısında susmak.
Yemekte yirmi erkan vardır.
Yani yemek yemeye ait yirmi kaide olduğunu söyleyip, bu kaideler de şöyle sıralamaktadır:
1–Sofraya oturmadan önce ve yemekten kalktıktan sonra elleri yıkamak, silmek.
2–Yemek yenilen yere ayakkabı ile girmemek,
3–Yemeğin dürüstlük ile kazanıldığından emin olmak,
4–Yemeğe büyüklerden önce başlamamak ve yemeğe tabağın kenarından başlamak,
5–Yemek yerken konuşmamak, ağzından tükürük saçmamak kaşınmamak.
6–Yemek yerken öksürük tutması halinde ağzı elle değil men dille kapatmak.
7–Yemekte küçük lokma almak, başkasının yediği lokmaları gözetmemek,
8–Yemekte ağzı şapırdatmamak
9–Yemekte etin kemiklerini sofradakilere göstermeden taba ğın arkasına saklamak v.b.
Bu kurallar, daha önce Türkler tarafından tertip edilen büyük toylarda, şölenlerdeki yemek yeme adaplarının devamı niteliğindeki kurallardir.
Su içmede üç edep vardir:
1. Bardağı iki elle tutmak,
2. Suyu üstüne dökmemek,
3. Suyu dinlene dinlene içmek.
Elbise giyerken beş, evden çıkarken dört, mahallede yürürken dört, pazarda, çarşıda yürürken, alışveriş yaparken dört, misafirlikte üç, hasta ziyaretinde beş, tuvalete ve hamama giderken sekiz, yatarken dört olmak üzere birçok kural tespit edilmiştir.
Burgazi Fütuvvetnamesi’nde Ahi ahlakını meydana getiren kurallar şöyle sıralanmaktadır.
1– Ahiler birkaş iş veya sanatla değil yeteneklerine en uygun olan tek bir iş veya sanatla uğraşmalıdır.
2– Ahi’nin emeğini değerlendirecek ve onurunu koruyacak bir işi özellikle bir sanatı olmalıdır.
3– Ahi doğru olmalı, emeğiyle hakettiğinden fazlasını kazanma yoluna sapmamalıdır.
4– Ahi işinin ve sanatının geleneksel pirlerinden kendi ustasına kadar bütün büyüklere içten bağlanmalı, sanatında, davranış larında onları örnek almalıdır.
5– Ahi bilgi sahibi olmalı, bilginleri sevmeli, onlara karşi küçük düşmemeli, aldığı bilgileri yerinde ve zamanında kullan malıdır.
13. yüzyılda Burgazi tarafından kaleme alınan Burgazi Fütuvvetnamesi’ni, daha sonra diğerleri takip etmistir.
Ahi Ahlakı’nı meydana getiren Fütuvvet kaideleri öğrencilere anlayacakları tarzda öğretilirdi.
Bu kaideler şunlardır:
1–Íyi huylu ve güzel ahlaklı olmak
2-Íşinde ve hayatında doğru, güvenilir olmak
3-Ahdinde, sözünde ve sevgisinde vefalı olmak
4-Sözünü bilmek, sözünde durmak,
5-Hizmette ve vermede ayırım yapmamak,
6-Yaptığı jyilikten karşılık beklememek,
7-Güleryüzlü olmak,
8-Tatlı dilli olmak,
9-Hataları yüze vurmamak,
10-Dostluğa önem vermek,
11–Kötülük edenlere jyilikte bulunmak,
12-Tevazu sahibi olmak,
13-Hiç kimseyi azarlamamak,
14-Ana’ya ve ataya hürmet etmek,
15-Dedikoduyu terketmek,
16-Komşularına iyilik etmek,
17-Ínsanların işlerini içten, gönülden ve güleryüzle yapmak,
18-Başkasının malına hiyanet etmemek,
19-Sabır ehli olmak,
20-Cömert, ikram ve kerem sahibi olmak,
21-Daima hakkı kullanmak,
22-Öfkesine hakim olmak,
23-Suçluya yumuşak davranmak,
24-Sır saklamak,
25- Gelmeyene gitmek, dost ve akrabayı ziyaret etmek,
26- Íçi, dışı, özü, sözü bir olmak,
27- Kötü söz ve hareketlerden sakınmak
28- Maiyetinde ve hizmetindekileri korumak ve gözetmek.
Bir Devrimcide Olması Gereken Olumlu Nitelikler;
1. Devrimci Siyasi Bilinç: Bir Devrimci kendini kültürlü yetiştirmelidir. Siyasi bilinci tam olmalıdır.
2. Paylaştırıcı Olmak: Mutluluğu da, acıları da payla şacağız. Çalışkanlıkta, fedakârlıkta, davaya bağlılıkta yarışmacı olabiliriz.
3.Halka, Vatana, Devrim Davasına Bağlılık, Bütün Olanakları Devrimin Hizmetine Koymak: Birçok arkadaş, halka, vatana, devrim davasına bağlılıkta sınırlar getirmek tedir.
4. Fedakârlık: Her şeyin bir bedeli vardır. Devrimin de bir bedeli vardır.
5. Çalışkanlık: Çalışkanlık devrimci bir özelliktir. Devrim; tembellik veya çalışmadan yaşamak için değil, emeği yabancılaşmadan kurtarmak,
6. Sıkı Ve Kararlı Mücadele Etmek: Bu her konuyu kapsa maktadır.
7. Karşılıksız Emek Vermek ve Halka Hizmet Ruhuyla Dolu Olmak: İşi başkasına yıkmaya çalışmamak gerekir.
8. Örnek İnsan olmak: Sade Yaşamak ve Halkın Kaderini Paylaşmak: Örnek insan ve gerçek devrimci olmalıyız. “Sahip olma”, “lüks yaşama”‘, “rahata düşkünlük” gibi alışkanlıklar devrimci
kişiliğimizin önünde engellerdir. Halkla aynı kaderi paylaşmak ve ona bağlı olmak önemlidir.
9. Alçak Gönüllü ve Öğrenci Olmak: “Ben herşeyi biliyorum” tutumu bir devrimciye yakışmaz. Herkesten öğrenebileceğimiz bir şeyler olduğunu bilmeliyiz. Kaldı ki, bu dünya da hiç kimse “herşeyi” bilmemektedir. Kendini beğen mişliğin devrimcilikle bir ilgisi yoktur.
10. Eleştiriye Açık Olmak: Eleştirmekten de eleştirilmekten de korkmamalıyız. Dürüst ve açık düşünceli olmalıyız.
11. Açık Olmak: Parti’ye ve halka karşı kendimizi şeffaf kılmalıyız. Partiden hiçbir şey gizlenmemelidir. Halka ve arkadaşlarımıza karşı da dürüst olmalıyız. İkiyüzlü olmamalı yız. Açık fikirli olmalıyız.
12. Devrimci Cesaret ve Kahramanlık: Bir devrimci siyaset yaparken, düşünce açıklarken cesaretli olmalıdır. Gerektiğin de kahramanca davranabilmeliyiz. Burada kastettiğimiz birey sel kahramanlıklar, kişisel çıkışlar değildir.
13. Devrimci Arkadaşlarına Güvenmek: Devrimci arkadaş larımıza tereddütsüz güvenmeliyiz. Önkoşul güvendir. Güven sizliği gerektiren bir durum varsa bunu da örgütsel olarak ele almalıyız.
14. Devrimciliği Bir Heves Olarak Ele Almamak: Okul bitene kadar, şu ya da bu yaşa kadar değil, hayat boyu devrimcilik yapmayı önümüze koymalıyız.. Önemli olan bütün hayatımız boyunca iyi şeyler yapabilmektir. Devrimcilik bırakılacak politika değildir. Devrimcilik bir yaşam tarzıdır.
15. Yiyiciliğe ve Savurganlığa Karşı Mücadele Etmek: Gerek parti saflarında ve gerekse toplum içinde yiyicilik, bir devrimcinin cepheden mücadele etmesi gereken bir durum dur.
16. Bürokrasi ve Tepeden İnmecilikle de Mücadele Etmek: Bürokrasi ve tepeden inmecilik, örgütsel çalışmamıza ve mücadele azmimize zarar verir.
17. “Aşırı Demokrasicilik” ve “Mutlak Eşitlikçilik” de Yanlıştır: Demokrasi niçin gereklidir? Herkesin kendisini ifade etmesine olanak sağlamak, daha örgütlü ve disiplinli bir
mücadeleyi yürütebilmek için gereklidir. Mutlak eşitlik de aslında eşitsizlik demektir. Destek ve dayanışma vardır.
18. Kadın-Erkek ve Çocuklarla İlişkilerde Devrimci Tutum: Çocuklara, egemenlikten uzak ve sevecen davran malıyız. Aşka benzeyen bir sevgi göstermeliyiz. Kendi çocuk larımıza gösterdiğimiz şefkati diğer çocuklara da göster meliyiz.
19. Kazanıcı, Kucaklayıcı, Eğitici Olmak: Başkaları nasıl olursa olsun biz kendimizden sorumluyuz ve bir devrimcinin olması gerektiği gibi olmamız gerekir. Kimse başkaları için devrimcilik yapmamaktadır. Herkes kendi iradesi ile devrimci olma tercihinde bulunmuştur.
20- Bir devrimci erdemli, mücadeleci olmalı; Devrimci insan doğru, dürüst ve mücadeleci olur, kendisi gibi devrimci bir toplum yaratmak için çalışmalıdır.
Yazan: Jeof. Müh.Orhan BOYRAZ
Siyaset ve Kamu Yönetimi